Düşünce Formları Ergün Arıkdal 
Cinler, periler, şeytanlar süptil âlemdeki maddenin insan düşüncesine itaati ile ilgilidir. O madde, düşüncelerle sürekli olarak şekillenip durur. Kişi bunu çoğunlukla otomatik olarak yapar, bazen de şuurlu olarak yapar. İnsanlar genellikle kendi düşüncelerinin seyrini kontrol altında tutmazlar. Zihnin bir özelliği çağrışımlara açık olmasıdır. Bir fikir diğerini kovalar ve bu sırada insan otomatik olarak değişik düşünce yayınları yapmış olur. Düşünceleri de süptil 'plan'da devamlı olarak şekillenmeler meydana getirir. Eğer bir düşünce üzerinde ısrar edilir, hep aynı şey düşünülürse, aynı düşünce beslenilirse, beslenen bu düşünce adeta canlı bir yaratık haline dönüşür. İnsanlar genellikle maddi hırslarına dayalı şeyler düşünürler. İnsan ölüm denilen olayla bedenini terk ettiğinde kendisine cennet veya cehennem halini yaşatacak olan esas olarak, daha önce kendisinin yaratmış olduğu bu düşünce formlarıdır. İnsanın cini de, hurisi de, şeytanı da kendisince oluşturulan düşünce formlarıdır. Kimilerine göre, Hz. Muhammed'in "ben cinimi Müslüman ettim" sözünde, kendisinin menfi düşünce formlarının olmayışı ifade edilmektedir. "Düşünce formları" nın oluşmaları düşüncelere bağlı olduğundan, bunların menfi ya da müspet oluşları, düzeyleri ve tabiatları, doğal olarak, söz konusu düşünceleri oluşturan niyet ve isteklere, yani kişiyi o düşünme faaliyetine sevk eden niyet, istek, arzu ve tutkulara bağlı olmaktadır. Bu bakımdan Sakyamuni Buda ölüm sonrasında çekilen ıstırapların nedenlerini açıklarken düşünce formlarından ve düşüncelerden söz etmek yerine, doğrudan doğruya, bu düşüncelerin kaynağı olan, onları yaratan isteklerden, arzulardan, tutkulardan, hırslardan söz etmeyi tercih etmiştir: İnsanlar yaşarken iç âlemlerini birtakım maddi hedeflere yönelik olarak biçimlendirirler. Ama öldükleri zaman, bu istekler, arzular ve tutkular, maddi yaşamdan kopmamalarına neden olur ve onları maddi yaşama hâlâ bağlı tutarlar. Onlar hâlâ o maddi tutkular içinde yanar kıvranırlar.
|