SEVGİ HAKKINDA söylenmedik söz mü kalmış? Fakat gene de örnek vermek mümkündür. Mesela, İsa’nın fikirlerinin bir özeti olarak Üstat Ergün Arıkdal şöyle diyor: “İnanan sever, seven kurtulur.” Böyle bir fikir özeti hakkında ne söylenebilir ki? Sevgi hakkında öylesine duygusal ifadelerde bulunuluyor ki, duygusallığın ötesine geçemediklerinden yeterli etkiyi yapamıyorlar. Fakat herkes sevgiden söz etmeyi seviyor. Çünkü esasında herkes sevmek istiyor. Fakat hangi sevgi? “Sevginin çeşitleri mi olur?” demeyelim. Sevgi öylesine gizlenmiş, öylesine ticarete dökülmüş, materyal bir hale gelmiştir ki, binbir kisveye bürünmüş nefsaniyetin elinde bir araç durumuna getirilmiştir. Elbette bunun gerçek sevgi ile bir ilgisi yoktur. Peki gerçek sevgi nedir? Sevgi hakkında yüce bilgeler insanlara gerekli açıklamaları yapmışlar ve uygulamalarıyla da gerçek sevginin ne olduğunu göstermişlerdir. Acaba Üstat Ergün Arıkdal’ın “İnanan sever, seven kurtulur,” sözü neyi ifade etmektedir? Önce, “inanan sever” kısmına bakalım. İnanmak ile ne kastedilmektedir? Burada elbette ki bir Tanrı inancından söz edilmektedir. Peki acaba herkes böylesi bir inanca sahip midir? “İnanmak” sözünün içinde genelde bir şeyler beklemek, karşılık beklemek vs. yatar. Yani hangi hususta olursa olsun nefsaniyet, vicdanın karşısına dikilerek insana bunu kabul ettirmeye çalışır ve genelde başarır. Öyleyse bu durumda gerçek inanandan bahsetmek gerekecektir. Gerçek inanan kimdir? Veya böyle kimseler var mıdır? İşte insanlara gösterilen bu örnek, onlara bir hedef de göstermektedir: “İnanan sever.” Böylesi bir sevgi olayının ise günlük yaşamdaki ifadelerde pek yeri yoktur. Çünkü ortada ne yazık ki gerçek inanç da yoktur. Şekle düşkün ve çıkarcı “inançlar” ortalığı kırıp geçirmektedir. Bu durumda gerçek inanca yer kalmamaktadır. Ve bu nedenle de insanlar sevememektedir. “İnanan sever” ifadesi önce gerçek inananın sevebileceğini ortaya koyar ki bu durumun sevginin ender görülen hali olması da bundan ötürüdür. İnsan herkesi aldatabilir fakat kendisini ve Tanrı’yı aldatamaz. Öyle olunca da yani gerçek inanan olmayınca, sevememektedir de. Üstat Ergün Arıkdal’ın, “İnanan sever, seven kurtulur,” ifadesinin ikinci bölümü olan “seven kurtulur” sözü neyi anlatmaktadır? Seven neden, kimden kurtulacaktır? İşte böylesi yüksek bir ifadenin insanlara getirdiği bir kolaylık da kendisinden kaynaklanıyor: Seven, sevememekten kurtulur. Sevememek ise enkarne olduğu hayata karşı yapması gereken görevleri yerine getirememekten kaynaklanan bir durumdur. Sevenin kurtulması; mevki kazanması, terfi etmesi vs. şeklinde dünyevi bir kurtuluş değildir. Seven, nefsaniyetin egemenliğinden kurtulur, vicdanı baştacı eder. Bu az şey midir? Bu tarz örnekler dünyada sıklıkla görülen örnekler midir? Ne yazık ki, sevemeyenlerin çoğunlukta olduğu bir dünyada “kurtulanların” sayısı da epeyce az olmaktadır.Halbuki insanın dünyaya gelirken yanında getirdiği pakette sevmek hususu da vardır. “Dünyada olup, dünyadan olmamak” için uygulaması gereken, fiili olarak gerçekleştirmesi icap eden şeyler içinde bu da vardır. Sevmek, aldığı enerjiyi başkalarına aktarmaktır. Pozitif olana yönelmektir. Yücelerin Plan ve Programı’na şuurlu hizmet etmeye başlamaktır. Dünya ancak böylelikle inanmadığı için sevemeyenlerin ve bu nedenle de kurtulamayanların çoğunlukta olduğu bir gezegen olmaktan kurtulacaktır. Çözüm basittir: “İnanan sever, seven kurtulur.” |